Cinsiyetçilik bir cinsiyetin diğerinden üstün olduğunu savunan görüş olarak tanımlanıyor.
Bu sadece bireysel bir görüş olsa çok da önemli değil, herkes görüşünde özgür nihayetinde. Ancak bu görüş bireysel yerine toplumsal kabul gördüğünde, işte o zaman gelişim en büyük darbeyi alıyor maalesef! Çoğu zaman dünyaya bunu yapmaya ne hakkımız var diye düşünüyorum, erkek egemen bir toplum yaratmak uğruna...
Kadınlar yaratılış itibariyle birçok üstünlüğe sahip olmasına rağmen yıllar boyunca kendisine dayatılan toplumsal roller sebebiyle geri planı atılmıştır.
Son yıllarda tüm dünyada buna daha yüksek sesle itiraz edilmeye başlanması esasında evrimin bir gereği ama yeterli değil.
Her yıl 8 Mart'ta 1 günlüğüne ara verilen ve kalan 364 günde kadını açık açık ya da üstü kapalı şekilde aşağılayan davranışı ya da düşünceyi halâ bir çok yerde gözlemleyebiliyoruz ne yazık ki!
Adına cinsiyetçilik desek de, bu tamamen bir vizyon yoksunluğu, çağ dışılık hatta koskoca bir ahmaklık!
Kendine dev aynasından bakıp karşı cinste olmadığını düşündüğü özellikleri dile getirerek toplumu manipüle etmenin sebebi çok açık ki bilinçaltındaki korkular ve kıskançlıklar.
Sevgili Kadınlar,
Evren düşünceyi değil eylemi alkışlar.
Bu kadar meziyetli olup varlık sebebi güzelliğe ve seksiliğe, davranış kalıpları kıskançlık ve sinsiliğe indirgenen, annelik duygusu üzerinden sömürülmek suretiyle tüm diğer yetenekleri ekarte edilmeye çalışılan bir organizmayız nihayetinde.
Bu organizma toplumdaki kadın ve erkek bireyleri doğurma ve yetiştirme sorumluluğu gibi evrensel ve ulvi bir görevi varken diğerlerini 2. plana atmış hep, çok da anlaşılabilir. Bu da erkeklerin en büyük şansı olmuş, kendi Fildişi kulelerini yaratma konusunda...
Potansiyelinizin farkında olun.
Hayat başkasının takdirini kazanmaya çalışmak için çok kısa. Zira takdir çıtasının her geçen gün daha da yukarılara çıktığı bu dünya düzeninde...
Sizi değerlendirmesine izin verdiklerinizden adalet beklemeyin. Kendi değerinizi kendiniz belirleyin.
Cesur olun!
Birinin annesi, sevgilisi, eşi olarak arka planda taktikler vermekten, kısıtlanmaktan, kıskanılmaktan daha fazlasıyız, daha fazlasını yapabiliriz, yapmak zorundayız...
Bu yazıyı Aziz Nesin'in hatırasına sonsuz saygılarımı göndererek bitirmek istiyorum:
''Bir kadına ne verirseniz verin, onu daha büyük hale getirir...
Ona sperm verirseniz, size bir çocuk verir;
Ona bir ev verirseniz, size bir yuva verir;
Ona sebze verirseniz, size yemek verir.
Ona bir gülücük verirsiniz, size kalbini verir.
Ona bir şarkı söyleyin size konser verir.
Kendisine verilen herşeyi çarpıp çogaltıp geri verir.
Bu yüzden ona çamur atarsanız. karşılığında bir bataklıkta boğulmaya hazır olun"
Sevgilerimle,
�� kalemine sağlık..
YanıtlaSilNet bir şekilde dile getirmişsin çok güzel��