Bugün ev istirahatimin 14. günü.
Dinlenmek, hiç kalkmadan yatmak, kitap okumak, tv seyretmek, internetten alışveriş yapmak, sürekli sosyal medyada takılmak,yayılmak, stressiz ortam o kadar uzak kavramlardı ki benim için....
Ama şimdi günler günleri kovalıyor anlamıyorum bile. Laf aramızda buna feci halde ihtiyacım varmış.
Çalışırken yorgunluktan öldüğüm günler olurdu, o günlerde dahi "Ahsen, dayan, bugün yapman gereken acil bir sürü iş var, sen yapmazsan kim yapacak hemen hazırlan, doğru işe!" diye bir gayret kalkardım. İşten çıkışta koşturmam devam ederdi, evle ilgili sorumluluklar, arkadaşlar, yürüyüş, yoga yapılacaklar devam ederdi...
2 hafta önce doktorum "Ahsen bu işin şakası yok, bundan sonra yataktan kalkmadan dinleneceksin, bebeğin her an gelebilir ve daha çok erken" deyip beni önce hastaneye yatırıp sonra da doğum iznimi başlattığında plan delisi olan ben "Eyvah! Birşeyler kontrolüm dışına çıkıyor" diye fena halde panik olmuştum.
Ama insan o kadar enteresan bir mekanizma ki herşeye anında adapte olabiliyor. Hatta şimdi "yapılacak ne çok iş varmış,nasıl yetişecek!" demeye başladım. Okunacaklar, araştırılacaklar, alınacaklar, yıkanacaklar, odası, perdesi, şekeri, kurabiyesi, albümü... Hergün yeni eksikler çıkıyor, ajanda tutmak zorunda kalıyorum...
Tabi bir yandan da işyerini pat diye bırakmak zorunda kaldığım için oraya her gün hatrı sayılır bir zaman ayırmak zorunda kalıyorum. Eee boşuna plan delisi olmadım ben!
Uzun lafın kısası insan hiçbir zaman tarzından ödün vermiyor, o artık senin karakterin oluyor. Mükemmelliyetçiysen mükemmelliyetçisin, üreticiysen üreticisin!
Her koşulda...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder